Menü Kapat

RESİM SANATI BİR DEVİNİ YİTİRDİ: MUSTAFA AYAZ

Bir süre okulumuzda da resim öğretmeni olarak çalışmış olan usta ressamlarımızdan Mustafa Ayaz, bugün (18 Eylül 2024 Çarşamba) Ankara’da 86 yaşında yaşamını noktaladı.


Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümünü bitirmiş olan Öğretmenimiz Mustafa Ayaz’ın cenazesi, 18 Eylül 2024 çarşamba (bugün) öğle namazında sonrası Kocatepe Camii’nden alınarak Karşıyaka Mezarlığı’na defnedilecektir.

 

Mustafa AYAZ:

Çağdaş Türk Resim Sanatının önde gelen isimlerinden biri olan Mustafa Ayaz, 1938 yılında Trabzon’un Çaykara ilçesi Kabataş köyünde doğar.

II. Dünya Savaşı’nın bunalımlı yıllarına rastlayan çocukluğu, yoksulluk ve hastalıklarla geçer. İlkokula ancak 10 yaşında iken başlayabilme olanağı bulan Ayaz’ın resme ilgisi o sıralarda başlar.

1953’de Erzurum Pulur Köy Enstitüsü’ne girer.

Orta okul bölümü son sınıfta iken öğretmenlerinin dikkatini çeker ve İstanbul Çapa İlköğretmen okulunun Resim Semineri sınavlarına girmesi önerilir.

Sınava girer ve kazanır. Ta o zaman yolu belirlenmiş olur. Bu yol sanat yolu olacaktır.
1959 yılında Çapa İlköğretmen okulunu bitirir.

Bir yıl ilkokul öğretmenliği yaptıktan sonra, 1960’da Gazi Eğitim Enstitüsünün Resim Bölümüne girer ve oradan 1963’de mezun olur.

3 yıl Çorum İlköğretmen Okulu’nda resim öğretmenliği ve atölye şefliği yapar. 1966’da Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü asistanlık sınavını kazanır ve 1984 yılına kadar aynı okulda resim öğretmenliği yapar.

1984’de Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesine geçer, 1987’de buradan emekli oldu.

1987 yılında Profesör olan Ayaz, aynı yıl Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne atanır ve 1988 yılı başında bu görevinden kendi isteği ile ayrılır.

O günden sonra çalışmalarını Ankara’daki kendi atölyesinde sürdürmektedir.
Yurt içinde altmışı aşkın kişisel sergi açan ve 19 ödül kazanan sanatçı; Hindistan, Kuveyt, Mısır, Romanya, Bulgaristan, Polonya, Belçika, Fransa, ABD, İngiltere, Cezayir ve Almanya gibi pek çok ülkede karma sergi ve bienallere katıldı.

Ayaz’ın 400’den fazla yapıtı yabancı ülke koleksiyonlarında, 4.000’e yakını da yerli koleksiyonlarda bulunmaktadır.

Ödüller

2009 Ankara Rotary Kulübü, Meslek Hizmet Ödülü
2009 Sanat Kurumu, Jüri Özel Ödülü
2008 Hacettepe Ün., 2008-2009 Akademik Yılı, Sanata Hizmet Ödülü
2008 Sanat Kurumu, Resim Dalında Yılın Sanatçıları Ödülü
2007 ArtForum Sanat Fuarı, Mustafa Ayaz Müzesi-Kurum Onur Ödülü
2007 Çağsav Onur Ödülü
2005 EgeArt Sanat Fuarı Ödülü
1999 Hacettepe Ün. 1998-1999 Akademik Yılı Sanat Ödülü
1988 Mimar Sinan 400.Yılı Anma İkincilik Ödülü
1986 T.Petroller A.Ş. Resim Yarışmasında Başarı Ödülü
1983 Meteksan Desen Yarışmasında Başarı Ödülü
1983 44.Devlet Resim ve Heykel Sergisi Başarı Ödülü
1982 DYO Resim Yarışmasında Başarı Ödülü
1980 41.Devlet Resim ve Heykel Sergisi Başarı Ödülü
1977 DYO Resim Yarışmasında Başarı Ödülü
1975 DYO Resim Yarışmasında Başarı Ödülü
1973 Cumhuriyetin 50.Yılı Resim Yarışmasında Başarı Ödülü
1972 34.Devlet Resim ve Heykel Sergisi Başarı Ödülü
1971 33.Devlet Resim ve Heykel Sergisi İkincilik Ödülü
1971 TRT Sanat Ödülü
1969 Gençler Arası Resim Yarışmasında 2.Mansiyon

 

SEVGİLİ ÖĞRETMENİMİZ RASİM BAKIRCIOĞLU’NUN MUSTAFA AYAZ’LA İLGİLİ YAZISI:

NEDEN BU GİDİŞ AYAZ!..
Sensiz kaldı dünyam; resim dünyası sensiz kaldı!..
Senin Ankara’daki varlığın, Türk resmi için olduğu kadar, benim için de en büyük güvence idi!..
Karanlık bastı dünyama gidişinle!..
Sensiz kaldı gizdaşın!,,
60’lı yıllarda Çorum’da başlamıştı seninle yakın arkadaşlığımız, dostluğumuz. Sonra Gazi Eğitim’de sürmüştü. Gazi’de kopan fırtına ayırmıştı bizi, birçok dostla da ayırdığı gibi,
Orada bulunduğumuz yıllarda Sanat Çevresi, senin için özel sayı düzenlemek istediğinde, dergide yayımlanması için benden seni anlatan bir yazı yazmamı istemiştin. “Ben, ressamı nasıl anlatabilirim?” deyince “Beni en iyi sen anlatırsın.” karşılığını vermiştin. Doğruydu bu söylediğin. Nitekim en çok, benim yazdığım yazı ilgi odağı oldu, o günlerde. Çünkü ben, en güvendiğin gizdaşındım senin. Bana her gizini rahatlıkla anlatabiliyordun. Ben de derecesiz mutlu oluyordum, sende bu güveni yarattığım için. Seni resim yapmaya güdüleyen etkenleri, ikinci bir kişiye daha anlattığını sanmıyorum. O nedenle senin resminin arka yüzünü belkide en iyi ben görüyordum. Yazımın ilgi çekmesinin önemli bir nedeni, o arka yüzü sezdirmem olabilir, okura.
Çorum’da iken, beş para etmeyen resimlerin öne çıktığından hayıflanır; öfkeni, resim yaparak yatıştırırdın her seferinde. Gazi Eğitim’e geldikten sonra, patlamaya hazır olan bir yanardağ olduğunu koydun ortaya ve her yıl açtığın sergilerle gözleri kamaştırdın; art arda birçok ödül aldın; profesörlüğe dek yükseldin.
Sonra Ankara’da, Devletin bile zor başarabileceği anıt niteliğindeki beş katlı MJUSTAFA AYAZ SANAT MERKEZİ’ni yükselttin ve dört katını birbirinden değerli eserlerinle donattın. Bir katını da çok sevdiğin hocan Adnan Turani’nin resimlerine ayırdın. Seni orada ilk ziyaretine geldiğimde, SANAT MERKEZİ’nin her katını donattığın resimlerini bana tek tek anlatırken duyduğun heyecanı dün gibi anımsıyorum.
Türkiye’de senin kadar çok resim üreten ikinci bir ressamımızın daha bulunduğunu sanmıyorum. Pek çok koleksiyonda senin resimlerin var. Pek çok evin duvarında senin eserin asılıdır, benim çalışma odamda da asılı olduğu gibi.
Öyleyse AYAZ, sen bizimlesin; bizden sonra da yaşamanı sürdüreceksin.
Sanatçılar ölmez; bunu biliyoruz.
Ayaz! Bendeki seni, şu halimle daha fazla anlatamayacağım! Sana söz! Seni asıl, bende yarattığın bu yıkımı atlattıktan sonra anlatacağım! O zaman, SANAT ÇEVRESİ’nde hakkında yazdığım yazının, Gazi Eğitim’in Resim Bölümündeki genç ressamlarda yarattığı coşkuyu da; kendilerini de anlatmamı istemelerinin öyküsünü de; bana Resim Bölümünde Resmin Psikolojisi diye bir ders açmanın dillendirilişinin öyküsünü de anlatacağım.
Bir gün yine buluşacağız kuşkusuz.
Aralıksız etkin bir yanardağdın sen! Şimdi artık dingin dönemine evrildin. Sana aydınlık içinde bir sonsuzluk diliyorum, canım arkadaşım!..

6 Comments

  1. ayhan

    Yaşamın sonlu olduğu yalnızca fiziksellikle ilintilidir. Geride önemli yapıtlar bırakan güzel insanlar ölümlü sayılabilir mi?
    Başımız sağ, öğretmenimiz gururumuz olsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir