Menü Kapat

SIĞACIK BULUŞMAMIZ ÇORUM HABER GAZETESİNDE

18 – 20 Ekim 2024 tarihinde gerçekleştirdiğimiz “2024 Sığacık Buluşması” 05 Kasım 2024 tarihli ÇORUM HABER gazetesinde yer aldı. Gazetede ayrıca arkadaşımız Zeynal Gül’ün köşe yazısının konusu da bu buluşma oldu.
Arkadaşımızın yazısının ve buluşma haberinin tam tam metni:

60 yıl öncesinin Çorum anıları İzmir’de bir kez daha paylaşıldı

1965-1975 yılları arasında Çorum İlk Öğretmen Okulu’nda okuyan öğrenciler, 60 yıl sonra, 18-20 Ekim 2024 tarihleri arasında İzmir Seferihisar’da buluştular.

Öğretmen Okulu yıllarında öğrenci önderi olarak tanınan Turan AKPINAR, bu geziye de önderlik etti. İzmir’de yaşayan Ayhan ALTAY da İzmir gezi programının hazırlayıcısı oldu. Çorum’da ve Ankara’da yaşayan arkadaşların İzmir’e seyahatleri konusunda da Aslan KAYA kolaylaştırıcılık üstlendi. Yurdun değişik yerlerinden gelen 50 kişilik bir arkadaş topluluğu üç gün boyunca ülkemizde ilk köy tiyatrosunun kurulduğu Bademler Köyü’nü, Teos Antik kentini gezdiler. Sığacık’ın, Seferihisar’ın altını üstüne getirdiler. İzmir’de yaşayan Filiz GÜL öğretmenlerini de unutmadılar, ziyaret ettiler.

Musa YENİLMEZ, Cafer GÜRHAN sazlarıyla, sözleriyle, Lütfi MERDOĞLU solo türkülerle gece eğlencelerini renklendirdiler.

Cafer GÜRHAN, İbrahim YILDIRIM, Ayhan ALTAY, A. Kadir DEDEOĞLU, Veli EMEKTAR, Turan AKPINAR, Zeynal GÜL kitaplarını imzaladılar. Kitaplardan elde edilen gelir, etkinlikler için değerlendirildi.

Geziye katılanlar, 2025 yılında Kastamonu’da buluşmak dileğiyle, yaşadıkları şehirlere unutulmaz anılarla döndüler.

 

Zeynal Gül arkadaşımızın yazısı:

ARKADAŞ KOKUSU

 17 Ekim 2024 akşamı saat 19.30’da Çorum’dan kalkan otobüsümüz, kimi yakaladı ise alıp geldi Ankara’ya. Saat 23.30’da Ankara terminalinde bekleşen bizleri de bağrına basıp yola çıktı.

İzmir’e gidiyoruz.

Seferihisar’da toplanacak, buluşacak, rüzgârın yükü olacak altmış yıllık arkadaşlık kokusu.

Karanlığın, bağnazlığın boğduğu öğretmen okullarından biri de Çorum İlk Öğretmen Okulu olmuştu.

Okulumuz artık yoktu ama bizler yaşatıyorduk anılarımızda. Dizinde derman, gözünde fer olan herkes, her yıl olduğu gibi yine bir araya gelecektik.

Herkes, her yerden İzmir’e gelecek.

Ay, Güneşle yarışıyor. Ankara’da. Hüseyin Gazi Dağı ile Elmadağ arasından sıyrılıp çıkan Ay, geceyi gündüze çevirmeye çalışıyor. Gece, elini kış ayazına mı kaptırmış ne? Ortalık buz kesiyor.

18 Ekim sabahı saat 08.30’da İzmir’e girmek üzereyiz.

O da ne?

Ay, bizden önce gelmiş İzmir’e.

İzmir’i bize teslim edip öyle dalacak denize.

Üç gün buradayız.

1960’lı yılların çocuk yüzleri buluşacağız; Kastamonulu, Sinoplu, Çankırılı, Çorumlu. Yetmişini geçmiş kırk yedi can.

Üç gün güzel İzmir’in konuğu olacağız.

Hayret!

Öğretmenlerimizden önce okulumuzun çalışanları geliyor aklımıza.

Aşçımız Mehmet amca, okul hizmetlisi Hasan, ambar memuru İhsan Bey, kütüphane memuru Sadi ağabey…

Hizmetli Hasan büyümüş de küçülmüştü sanki. Otuzlu yaşlarda olmasına karşın o da bizler gibi on beş, on altı yaşlarında oluyor,  çocukla çocuk oluyor. Lakabıyla anardı arkadaşlarımız onu. Geyik Hasan derlerdi.

-Geyik Hasan yaşıyor mu acaba? Diyor Aslan Kaya.

-Ben onu öğrenirim, diyorum.

İhsan Bey’le aralarında geçen bir anıyı paylaşıyor Keşşaf Delibaş.

Arabadan kuru üzüm sandıkları indiriliyor. Otuz, kırk sandık indirilmiş. Sandıklardan biri yolunu şaşırmış. Yatakhanede bayram ediyor arkadaşlar. Sandığa kum doldurulup tekrar diğerlerinin arasına konuluyor. Dayanamadım, İhsan Bey’e anlattım durumu diyor Delibaş. Parmağını dudaklarına götürdü İhsan Bey, diyor.

“Madem götürüp yemişler, kimse duymasın. Ben, üzümlerin parasını getirene yüklerim, diyor.

Öyle de oluyor.

İhsan Bey, arkadaşlarımızın zarar görmesini istememişti, diyor.

Keşşaf’ın ağabeyi Zülfü Delibaş arkadaşımdı, onu soruyorum :

-Kaybettik ağabeyimi, diyor. Üzülüyorum.

Öğretmenlerimizi anıyoruz, anılar anlatıyoruz peş peşe. Günaydın Çetiner öğretmenimizle anısı olmayan yok. O yılların Çorum’u, Çorum anıları İzmir’in soğuyan havasını ısıtıyor.

Ne Çorum sokakları o günkü sokak, ne bizler o günkü biz…

Hepimiz de yetmişli yaşlardayız. Yaşam yolculuğunu sürdüren çoğu arkadaşlarımız aramızda yoklar. Hastalıklar, ekonomik sorunlar yollarının önünde dağ olmuş. Gelenler çocukluk yıllarımızın öğrenci önderleri, müzisyenleri, ressamları, sporcuları, şairleri… Her bir arkadaş kar kış yaşamış, dağ taş aşmış birer yılkı atı.

İzmir’de doya doya Çorum’u yaşıyoruz.

Deniz kokusunu bastırıyor arkadaşlık kokusu.

3 Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir